Merhaba blogger dostları
Yarın 31 Mayıs ve Taksim' de şimdiden bir ohal (!) rüzgarı esmekte. Size daha önce de söylemiştim orada olacağım diye ancak annem benden bir istekte bulundu. Basında yer alan haberlerden yola çıkarak - malum sayısız polis ve 40 tan fazla toma söz konusu - gitmemizi istemiyor. İki gündür düşünüyorum, ki ben Gezi Direnişi esnasında anneme evde olduğumuzu söylememe rağmen alanda olan biriyim, kıyamıyorum ona. Cana kastetmekten çekinmeyen katiller sokaklarda olacak. Önü arkası bir ben varım ve bana bir şey olursa teselli bulacağı başka evladı yok:S... Henüz gitmeme kararımız netleşmedi, onu üzmekten korkuyorum sadece.
Koltuk korkusu kalbini taşlaştırmış kişilerin yaptıkları açıklamalar da annemin ve babamın korkularına tuz biber oluyor. Küçük adam rte dün itibariyle başörtülü bacısını yine ağzına doladı ve provokasyonlarına hiç vakit kaybetmeden başladı. A man kafa, a düşünce yoksunu beyincik sahibi....Hala utanmadan ve arsızca yalanlarını oraya buraya savuruyorsun. Kuyruğundaki kafası uyuşmuşlar da ağızları açık ayran budalası gibi seni dinlemeye devam ediyorlar. Kimse çıkıp kral çıplak diyemiyor. O konuştukça benim kalbim sıkışıyor, acıyorum hala " camide içki içtiler, görüntüleri cuma günü yayınlayacağız" yalanlarına inananlara. Kaç cuma geçti ustada tık yok ama elinde başörtülü bacısı var, onu sakız yapar çiğner, en iyi yaptığı şey nasıl olsa.
Yarın biliyorum ki provokasyonun alası yapılacak. Yapacak olanları çok iyi biliyoruz. Bir çok insanın canını yakacaklar. Yine de paylaşmak istiyorum
Taksim Dayanışması' nın basına ve kamuoyuna duyurusudur:
Taksim Dayanışması olarak; Anayasa’ nın 34 üncü maddesinde ifadesini bulan, evrensel ölçütler bağlamında da hakkımız olduğuna kuşku bulunmayan ifade özgürlüğümüzü kullanmak, daha bugün kaybettiğimiz ELİF ÇERMİK’in ölümüne neden olan biber gazının yasaklanması başta olmak üzere tüm taleplerimizi dillendirmek; kazanımlarımıza sahip çıkmak, polis şiddeti ile sonsuzluğa uğurladığımız arkadaşlarımızın anmak ve ailelerine kulak vermek, Soma’da artık en gizlenemez hali ile ortaya çıkan iş cinayetlerine artık yeter demek ve açıklamamızı yapmak üzere 31 Mayıs saat 19.00’da Taksimdeyiz.
İstanbul Valisi olmak üzere tüm ilgilileri ve sorumluları, yurttaşların en temel demokratik haklarını kullanmalarına engel olmamaya, “hepimizin ortak kullanım ve yaşam alanı” olan olan meydanlarımızı, parklarımızı, sokaklarımızı ve tüm kamusal alanlarımızı düşman ordularından korurcasına abluka altına almaya, polis şiddeti ile yaşamsal taleplerimizi ifade etme hakkımızı bastırma ve kriminalize etme çabasına, halka ve evrensel hukuka karşı suç işlemeye son vermeye çağırıyoruz.
Şu memlekette kelebek kadar ömrümüz; yolda kim vurduya da gidebiliriz, sahte belgeler öne sürülerek hapse de atılabiliriz. Gerçi ikisinin birbirinden farkı yok, ölüme terkediliyoruz.
Yaşanan acılar sebebiyle içimden birşeyler yapmak gelmiyordu. Ama sonra dedim ki pes etmek olmaz. Renklere bile tahammülü olmayanlara renklerle cevap vermeli. Aldım elime malzemelerimi, kelebekleri ölümsüzleştirdim.
Yaşanan acılar sebebiyle içimden birşeyler yapmak gelmiyordu. Ama sonra dedim ki pes etmek olmaz. Renklere bile tahammülü olmayanlara renklerle cevap vermeli. Aldım elime malzemelerimi, kelebekleri ölümsüzleştirdim.
Ruhum özgür benim, fikrim özgür.
Siz isterseniz solcu, isterseniz komünist, isterseniz anarşist diyebilirsiniz. Bu beni ben olmaktan alıkoyamaz ki.
Sağlıcakla kalın
Sevgilerimle...