9 Kasım 2015 Pazartesi
8 Kasım 2015 Pazar
31 Mayıs 2015 Pazar
Biz direnmeye devam ediyoruz; ya siz?
İkimiz de biliyoruz, sevgilim, öğretebiliriz :
Dövüşmeyi insanlarımız için ve her gün biraz daha candan biraz daha iyi sevmeyi...
Nazım Hikmet Ran
Dövüşmeyi insanlarımız için ve her gün biraz daha candan biraz daha iyi sevmeyi...
Nazım Hikmet Ran
23 Ocak 2015 Cuma
Hop hop hop değiş tonton!
Çocukluğuma dair çok detaylı şeyler hatırlayamıyorum ama tonton tutkumu unutmam mümkün değil.
Hafta sonu geldiğinde yayınlanmadığı için ağlayıp kendimi paralardım. Bir de bunun Monçiçi versiyonu var ki onu da bir ara -hala sakladığım oyuncaklarımı fotoğraflayabilirsem- paylaşacağım.:)
Üşengeçlikten kurtulmak için ihtiyacım olan sloganı buldum " Hop hop hop değiş tonton!". Üzerimdeki tembellik uçsun gitsin patlarcasına enerji dolayım.:)
Tamamlayalı aylar olan ancak anca paylaşıma gelen çay kutularım var.
Pembeler maviler...
Hazırlanmayı bekleyen dört uyku gözlüğü ve bir boyunluk var.
Fazla bekletmeye gelmez küserler maazallah.:)
Sevgilerimle...
21 Ocak 2015 Çarşamba
Ucuz bir film gibi; sonu başından belli...
Fotoğraf internetten alıntıdır.
Anlaşıldı ki bu memlekette adam yerine konulmak için ya hırsız olacaksın ya din sömürücüsü ya da katil.
Işıklar içinde yat Ali.
19 Ocak 2015 Pazartesi
Kafes ardındaki dostlar...
Kocaman merhaba!
Bloguma yazı yazmıyor olabilirim bir süredir ama yazılarınızı sessiz takipte kusur etmiyorum. :)
Üzerimdeki bıkkınlık, tabiri caizse ölü toprağını silkelemeye çalışıyorum. Ha gayret başaracağım.
Bu hafta sonu pazar günü eşim Kerem, dostlarım Tuğba, Murat ve Nurgül ile Yedikule Hayvan Barınağı'na bir ziyaret gerçekleştirdik. Karınca kararınca yardım poşetlerimizi eksik etmeden...
Barınağa yapacağım her ziyaret gününü iple çekiyorum ama ziyaret bitiminde gördüklerimin etkisini atlatmam hiç de kolay olmuyor.
Bence şu andan itibaren gördüklerimizi ve hissettiklerimizi kelimelerim değil çektiğimiz fotoğraflar anlatsın.
Ziyaret ettiğimiz barınak diğerleri arasında durumu en iyi olanlardan biri ama yine de barınak işte. Karınları tok, üstlerini örten tenteleri, soğuklarda açılan ısıtıcıları var ama onlar sevgiye muhtaçlar. Kafalarını kafeslerin ufacık aralıklarından size uzatmaya çalışıyorlar ki sevesiniz. Elimizden geldiğince sevmeye çalıştık; uzanan hiçbir kafayı, patiyi karşılıksız bırakmadık. Varsın üstümüz başımız kirlensin, üzerimize koku sinsin...
Fırsat yaratın ve size en yakın barınağı ziyarete gidin. Yuva olamıyorsanız da sorun değil yeter ki gidin. Sevgiye aç bu canları oralarda yalnız bırakmayın, hayata küsmelerine engel olun; tek dileğim bu.
Sevgilerimle...
31 Aralık 2014 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)